Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, ülkenin içinden geçtiği sürecin bir kriz olduğunu, kriz yönetimine ihtiyaç duyulduğunu, krizleri yönetiminin de güvene dayandığını söyledi.
Alınan kararların verilere dayanması gerektiğini, aksi halde güvenin yitirildiğini belirten Erhürman, kriterlerin belirlenmesinin, hangi şartlarda kapanmanın gerçekleşeceğinin belli olmasının önemine vurgu yaptı.
Erhürman, “Kriterleri ortaya koyduktan sonra, tamamen bu tartışma bitsin. İş insanı da, esnafı da bilsin bunu. Bunu yapmadıkları ve defalarca talep etmemize rağmen Sağlık Bakanlığı’ndan bize veriler de hiç sağlanmadığı için, adeta karanlık bir odanın içerisinde, gözlerimiz bağlı şekilde duvara vurmadan yürümeye çalışıyoruz. Ne veri var, ne kriter var. Ne de uygulamaya dair bir beceri var. Bir de kararları gece yarısı açıklıyorlar” ifadelerini kullandı.
CTP’den yapılan açıklamaya göre Erhürman, Kıbrıs Genç TV’de katıldığı “Bugüne Dair” programında Nazar Erişkin’in sorularını yanıtladı.
“KAOS TAVAN YAPTI”
Bir önceki hükümetten, bu hükümete kaosun miras kaldığını savunan Erhürman, bu kaosun Cumhurbaşkanlığı seçimi ile daha da arttığını, Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanlığı’na, “Ben Başbakanlığa vekalet vermem” demesiyle daha da büyüdüğünü, UBP-DP-YDP Hükümeti döneminde ise tavan yaptığını iddia etti.
Hükümetin listesinin Meclis’te okunacağı gün bile Meclis oturumunun üç saat geç açıldığını söyleyen Erhürman, şöyle devam etti:
“Birtakım milletvekilleri hükümete olan tepkisini göstermek için gecikmişti. Yani kaos hep vardı ama bu kaos hafta sonu pik yaptı. Hem de bütün herkesi ilgilendiren bir noktada pik yaptı. Sizin Meclis’i açıp açmamanız, ya da Meclis Başkanı’nı seçip seçememeniz Meclis’i ilgilendiren konulardı da, hafta sonu yaşanan, esnaftan tutun da, ‘süpermarketten bir şey alabilecek miyim?’ telaşına kapılan insanına kadar, ‘ertesi gün çalışıyor muyuz, çalışmıyor muyuz?’ soruları ile karşı karşıya kalan insanlara kadar tüm memleketi allem gallem, altüst eden bir kaostu yaşanan”
“ON BİR AYDA, HİÇBİR ŞEY Mİ ÖĞRENMEDİNİZ?”
Pandeminin Mart ayında ülkeye geldiğini dile getiren Erhürman, Nisan ayında böyle bir yetki karmaşası yaşansaydı, biraz daha anlayışla karşılanabileceğini söyledi.
Erhürman, “Siz bu on bir ayda hiç mi bir şey öğrenmediniz? Tekrar tekrar aynı şeyleri yapmaya devam mı edeceksiniz?” diye sordu.
Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin kararlarını aldığını ancak yürürlük şartının Resmi Gazetede yayımlanması olduğunu söyleyen Erhürman, şöyle devam etti:
“Yasaya göre bunu da Resmi gazeteye, Sağlık Bakanı gönderiyor. Ama Anayasa’da, Resmi gazetede yayımlanmanın Başbakan’ın denetiminde olduğunu söylüyor. Komitenin başında müsteşar var. Müsteşar da doğrudan bakana bağlı. Bakan da Bakanlar Kurulu’nun bir üyesi. Müsteşar kafasına göre takılamaz, arkasında bakanı var. Yani o koordinasyonsuzluk bizlere bunları yaşattı. Biz daha önce sokağa çıkma yasağı ilan ettiğimizde, bunu yasaya bakarak ilan etmedik mi? Şimdi neden savcılar Başbakanlığa çağrılıyor. Bu hukuki bir kriz değildi, yönetsel bir krizdi. Yönetsel beceriksizlik, yönetsel bir basiretsizlikti.”
“KRİZ YÖNETİMİ GÜVENE DAYANIR”
Mart ayından bu yana içinden geçtiğimiz sürecin bir kriz olduğunu ve kriz yönetimine ihtiyaç olduğunu söylediklerini dile getiren Erhürman, kriz yönetiminin güvene dayandığını, birinci şartın güven olduğunu vurguladı.
Alınan kararların verilere dayanması gerektiğini de söyleyen Erhürman, “Aksi takdirde insanlar güvenini yitiriyor. Hükümetin yanında, bu keşmekeş içinde, Üst Komite’ye de güven sarsılmaya başladı, Başsavcı’yı çağırıyorsunuz, Ombudsman bir açıklama yapıyor. Acaba hangisi doğruyu söylüyor hukuken? Bu defa Ombudsman ve Başsavcılığa olan güvende de aşınma yaratıyorsunuz. Bu kabul edilebilir bir şey değil” dedi.
Sürecin en başından beri, kriterlerin ortaya konması gerektiğini söyleyen Erhürman, “Kriterleri ortaya koyduktan sonra, tamamen bu tartışma bitsin. İş insanı da, esnafı da bilsin bunu. Bunu yapmadıkları ve defalarca talep etmemize rağmen Sağlık Bakanlığı’ndan bize veriler de hiç sağlanmadığı için, adeta karanlık bir odanın içerisinde, gözlerimiz bağlı şekilde duvara vurmadan yürümeye çalışıyoruz. Ne veri var, ne kriter var. Ne de uygulamaya dair bir beceri var. Bir de kararları gece yarısı açıklıyorlar” ifadelerini kullandı.
