Konuk Yazar: Ayşe KARAOĞULLARI
Tüm dünyada kısa sürede ekonomik, siyasi ve kültürel alanda tüm ezberlerini bozan, toplumu derin bir endişe ve belirsizliğe sürükleyen korona virüs salgınına karşı, ne kadar işe yarayacağı, çözüm olup olmayacağı bilinmeyen bazı önlemler can havliyle alın ve halen de alınmaya devam ediliyor.
COVID-19’un sebep olduğu/olacağı can kaybını en azda tutmak adına sosyal mesafe en önemli önlem olarak her yerde tavsiye edilirken bu önlem tüm dünyada birçok mal ve hizmete karşı talebi bıçak gibi kesti.
Her ülkede, her sınıftan insan ancak gıda, temizlik ürünleri gibi acil ihtiyaçlarına para harcıyor duruma geldiler. Bazı harcamalarını kısmış durumda.
Ne kadar süreceği bilinmeyen bu durum, talepten mahrum kalan şirketleri ani frene zorladı ve tüm borsalarda hisseler hızla düştü, firmalar alabora oldu.
Şirketler; bankalara olan kredi borçlarını, devlete olan vergi ödevlerini, çalıştırdıkları elemanlara ücret ve maaşlarını nasıl ödeyecekleri sorunu ile altüst oldu.
İki ay gibi kısa bir sürede döviz, tahvil, faiz ve altın çok oynak ve karışık bir seyir izledi.
Finansal varlık fiyatları inanılmaz düşüşler gösterdi. Güvenli liman olarak ABD Doları değerleniyor. Dolar endeksi, diğer büyük ülke paralarına karşı yüzde 6’e yakın arttı.
Türkiye’nin de aralarında olduğu gelişen ülke paraları da dolar karşısında son iki ayda yüzde 12’ye yakın değer yitirdi. Dolar ve Euro’dan oluşan döviz sepeti karşısında TL’nin değer kaybı yüzde 9’u aştı.
COVID-19 önlemleri sonucu pek çok ekonomik faaliyetin aniden daralması ve tedarik zincirlerinin kopması neticesi küresel düzeyde bir ekonomik krizle karşı karşıyayız.
Küresel ekonomik kriz nedeniyle bazı ülkeler ekonomi politikalarını hızla değiştirmeye başladılar. Özellikle krizden en çok etkilenen sektörlere ve toplum kesimlerine yönelik destek programları açıkladılar.
COVID-19 salgınının ve ekonomi politikalarının etkilerinin incelenmesi bağlamında sektörler iki gruba ayrıldı: COVID-19 önlemleri kapsamında faaliyeti kısıtlanan sektörler ve diğer sektörler.
Faaliyeti kısıtlanan sektörler; idari önlemler bağlamında faaliyeti durdurulan ya da iş potansiyeli büyük ölçüde azalan hava yolu taşımacılığı, konaklama, lokanta, seyahat ve perakende ticaret gibi sektörleri kapsıyor.
Faaliyeti kısıtlanan sektörler ve bunun dışında kalan diğer sektörler üretim ve tüketim düzeyinde etkileşim içerisinde.
Üretim düzeyinde girdi-çıktı ilişkileri var. Örneğin hava yolu taşımacılığı petrol girdisi kullanılıyor. Bu nedenle kısıtlanan sektörde üretimin düşmesi girdi üreten diğer sektörlerde de üretimin düşmesine yol açıyor.
Tüketim düzeyinde ise kısıtlanan sektörlerdeki işçiler, kendi ürünlerinin yanında diğer sektörlerin de ürünlerini tüketiyorlar. Bu nedenle faaliyeti kısıtlanan sektörlerde çalışanların gelirindeki azalma, diğer sektörlerin ürünlerine olan talebi düşürüyor.
Kısıtlanan sektörlerde üretimin düşmesi diğer sektörlerin üretimine olan talebi azalttığı için diğer sektörlerin de üretimi düşüyor.
Gelirlerin düşmesi ve çalışan sayısının azalması talebi daraltıyor ve sonuçta diğer sektörlerde de üretim ve gelir kayıplarına yol açıyor.
BU ETKİLERİ AZALTMAK İÇİN NE YAPILABİLİR?
Bazı ekonomik faaliyetlerin kısıtlanması bir idari karar sonucu oldu. Bu idari karardan etkilenen ve işsiz kalan kişilere, serbest meslek sahiplerine ve küçük aile işletmelerine yönelik koşulsuz ve net ücret/tüketim harcamalarına yakın bir ücret/gelir desteği sağlanabilir.
Bu politika ile hem COVID-19 önlemlerinden doğrudan ve çok ciddi şekilde etkilenen kesimler desteklenmiş olacak, hem bu kesimlerin tüketimi devam edeceği için diğer sektörlerdeki kayıplar azaltılacak, hem de iş sürekliliği sağlanacağı için krizden çıkış süreci hızlanacaktır.
Faaliyetleri durdurulan işletmelerin ilişki içinde bulunduğu firmaları da olumsuz etkilenmiştir.
Örneğin faaliyetleri durdurulan işyerlerinin borçlarının ödenmesi sorunlu olacağı için, borç verenlerin de bundan olumsuz etkilenmesi söz konusu olacaktır.
İşini kaybedenlere asgari ücrete dayalı gelir desteği verilmesi sadece desteği alanlara değil, herkese faydalı olacaktır.
Bu kapsamda ilk ve en önemli politika, COVID-19 kısıtlamalarından dolayı işini kaybeden insanlara gelir desteği sağlanması olmalıdır. Gelir desteği politikasının iki önemli nedeni/gerekçesi söz konusudur.
İlk olarak, COVID-19 salgınının engellenmesi ve toplumun salgından zarar görmemesi için bazı faaliyetler kamu tarafından idari kararla durduruldu. Bu nedenle toplum sağlığı gerekçesiyle faaliyeti durdurulan ve gelirini kaybeden insanlara destek olması sosyal devletin görevidir.
İkinci olarak, bu yönde bir gelir desteği ekonomik daralmayı azaltıyor. Bu sadece destek olunan kişilere değil, tüm topluma olumlu katkı sağlıyor.
COVID-19 salgını İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan en büyük küresel ekonomik krize dönüşmek üzeredir. İvedi bir şekilde bu koşullara uygun ekonomi politikaları üreten ve uygulayan ülkeler bu krizi en hafif hasarla atlatanlar olacaktır.
Bu bağlamda uygun ekonomi politikaları tasarlamak için de sağlıklı bir tartışma ortamının yaratılması kaçınılmaz bir olgudur. (Ayşe Karaoğulları/Doktora Öğrencisi/Universidad Empresarial de Costarica)