Artun ÇAĞA
Türkiye ve KKTC’de birçok (sağ eğilimli) politikacı ABD seçimlerini Donald Trump’ın kazanmasını istiyor. Gerekçeleri ise Joe Biden’in “Rum-Yunan yanlısı” tutumu. Oysa, Türkiye ekonomisinin Trump zamanında gördüğü ABD kaynaklı zarar neredeyse hiçbir dönemde yaşanmadı. Bugünkü durumla belki ambargo yılları kıyaslanabilir. Ama o yıllarda Türkiye’nin yanında duran Libya Lideri Muammer Kaddafi (ki bu iyiliğinin karşılığı cezasız kalmadı) sayesinde bu dönem de çok büyük hasarlarla atlatılmadı.
Diğerleri bir yana sadece, papaz kriziyle başlayan süreçte Trump’ın Türkiye karşıtı politikalarının da etkisiyle Türk Lirası’nın yüzde 70’leri aşan oranda değersizleştiği gerçeği ortada dururken Trumpçı olmak, sadece gerginlikten ve krizden çıkar sağlayanların arzusu olabilir.
Zaten Trump’ın da ne kadar Türkiyeci olduğu yine ortaya çıktı
Kıbrıs adası üzerinden çok uzun yıllardır güç savaşları yaşanıyor. Doğu Akdeniz’deki zengin hidrokarbon yatakları herkesin iştahını kabarttı. Aslında bu tarihsel süreç içerisinde Kıbrıs sorununun tek kaynağı da bu yataklar olabilir.
Başlangıçta Güney Kıbrıs, Kuzey Kıbrıs ve Türkiye olmak üzere üç oyuncuyla başlayan Doğu Akdeniz’deki politik satranç, bugün oldukça kalabalıklaştı.
Özellikle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi kapının önünden her geçeni oyuna davet etti. Yunanistan, Mısır, İsrail derken, oyuna artık ABD, İngiltere, Rusya, Çin ile başta Fransa ve İtalya olmak üzere Avrupa Birliği de dahil oldu. Türkiye ise Libya ile yaptığı anlaşmayla bu ülkeyi oyuna soktu.
KKTC? KKTC olarak biz ne yazık ki oyunun sadece alkış ve yuhalama tarafına dahil olabiliyoruz.
Haftalardır ardı ardına ilan edilen Navtex’lerle suları bulanıklaşan Akdeniz’de, ABD’nin Dünya Barış Günü’nde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne yönelik silah ambargosunu kaldırmasıyla artık sert dalgalar var.
TRUMP YÖNETİMİ BİR TAŞLA BİN KUŞ DÜŞÜRME PEŞİNDE
Yeni krizde yine başrol oyuncusu ABD. “ABD, Rum kesimine yönelik silah ambargosunu kaldırdı” tabi bu masum bir cümle değil.
Ajanslara düşen habere göre ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis ile yaptığı telefon görüşmesinde, ABD’nin Rum yönetimine yönelik silah ambargosunu 2021 mali yılı için kaldırdığını bildirdi.
Mike Pompeo Twitter hesabından yaptığı açıklamada GKRY’i “Doğu Akdeniz’deki kilit ortağımız” olarak nitelendirirken, arsız bir şekilde; tüm Kıbrıslılar ve bölge halkının yararına olacak şekilde adanın “iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon olarak yeniden birleşmesi” için kapsamlı bir karara varılmasını desteklediğini söyledi.
Trump zaten, 20 Aralık 2019’da imzaladığı, “2020 Mali Yılı Ulusal Savunma Yetki Yasası” ve “İlave Konsolide Tahsisatlar Yasası” 1987’den beri GKRY’ye uygulanan silah ambargosunun kaldırılmasının yolunu açmıştı
KKTC’DEN ŞİDDETLİ TEPKİLER YÜKSELDİ
Rum Yönetiminin bayram yaptığı karara KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Ersin Tatar ve Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay ve Türkiye tepki gösterdi.
Akıncı, ABD Büyükelçisi Judith Gail Garber ile telefonda görüşürken, ABD’nin kararının doğru yönde atılmış bir adım olmadığını söyledi. Akıncı, Garber’e ABD’nin kararının Rum tarafını Kıbrıs’ta kapsamlı çözüme ulaşılması yönünde cesaretlendirmeyeceğini ve barışa hizmet etmeyeceğini, aksine Rum tarafının müzakere masasının dışında kalmasına yardımcı olacağını da anlattı.
Başbakan Tatar da açıklamasında, ABD’nin Güney Kıbrıs’a yönelik silah ambargosunu kaldırmasının, Rum uzlaşmazlığının artması ve ABD’nin para kazanmasından başka işe yaramayacağını vurguladı.
Kararın bölgedeki Rum-Yunan tahriklerinin arttığı bir dönemde alındığına işaret eden Tatar, “ABD’yi kınıyor, derhal bu yanlıştan dönmeye davet ediyorum. Ancak herkes şunu bilsin ki, Türkiye ve onun desteklediği KKTC asla haklarından vazgeçmeyecektir” dedi.
Dışişleri Bakanı Özersay ise “1 Eylül Dünya Barış Günü’nde ABD’nin Kıbrıs Rum tarafına silah ambargosunu fiilen kaldırma kararını açıklaması bölge istikrar ve barışı açısından bir hayal kırıklığıdır” ifadelerini kullandı.
Özersay açıklamasında, silah ambargosunu kaldırmanın ne anlama geldiğini herkesin çok iyi düşünmesi gerektiğini de söyleyerek, konuyu iç politik malzeme olarak da değerlendirdi.
İSTİKRAR ORTAMI ZEHİRLENDİ
Türkiye Dışişleri Bakanlığı açıklamasında ise “ABD’nin bölge barış ve istikrar ortamını zehirleyen bir kararın altına imza attığına işaret edilerek, şunlar kaydedildi:
“Doğu Akdeniz’de gerginliğin azaltılması amacıyla çaba harcanan bir dönemde, ABD’nin bölge barış ve istikrar ortamını zehirleyen bu tür bir kararın altına imza atması müttefiklik ruhuyla da bağdaşmamaktadır. ABD’nin bu kararını gözden geçirmesini, bölgede barış ve istikrarın tesisi için mevcut çabalara destek vermesini bekliyoruz. Aksi takdirde Türkiye, garantör ülke olarak, hukuki ve tarihi sorumluluğuna uygun olacak şekilde Kıbrıs Türk halkının güvenliğini garanti altına alacak gerekli mukabil adımları kararlılıkla atacaktır.”
BU HAVA 11 EKİM’E KADAR SÜRER
Evet, önüne gelenin burnunu soktuğu Kıbrıs ve dolayısıyla Doğu Akdeniz krizinde yeni gelişmeler böyle.
KKTC’nin neredeyse uzaktan seyrettiği oyunda gelinen aşamanın 11 Ekim’deki cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinde de etkili olup-olmayacağı önümüzdeki haftalarda belli olacak. Ancak, federasyonu savunan adayların işi şimdi daha zor. KKTC’yi ileri taşıyacağız diyenlerin eli şimdi biraz daha güçlü.
Aylar önce bir TV programında, “Seçimler yanaştıkça Kıbrıs’ta sıcak çatışmaya yönelik politik oyunlar artacak” değerlendirmesinde bulunmuştum.
Patlayıcı bir gerginlikle ilerleyen Doğu Akdeniz krizi, silah ambargosunun kaldırılması kararıyla iyice alevlendi. Bence taraflar arasında sıcak çatışma çıkmaz ama bu yüksek tansiyonun, 11 Ekim sabahına kadar süreceği artık ortada.
Herkes de hesabını ona göre yapıyor.
Çünkü, Kıbrıs’ta olası bir çözüm açgözlü bir şekilde Doğu Akdeniz’deki zengin kaynaklara saldıran ülkelerin hiçbirinin işine gelmez. Tarafların birbirinin gözünü oyacak pozisyonda olması bu ülkelerin çıkarına daha uygun.
Kazananları-kaybedenleri zaman gösterecek ama Kıbrıslı Rumlar 1974’te kaybettiklerini çoktan telafi etti ve kazanmaya devam ediyor, Kıbrıslı Türkler mi? Zaten herkes cevabı biliyor.